BÜYÜKADA

 Sıcak bir temmuz günü bir gün önceden yine kızımın organizasyonu ile çekirdek aile olarak büyükada'ya gitmek için plan yapıldı.Sanki bir masal gibi başladım ama şaka şaka:)
Bu sıcaklarda ne yapalım ne yapalım derken şu indirimler yapan internet firmalarını karıştırırken Groupon'dan Büyükada'da Yörükali Tesisleri prenses koyu'nda plaj satın alalım dedik.Bende hiç adadan denize girmemiştim.Eşim de 30 sene önce adaya gidermiş denizi güzeldir tamam dedi.Satın aldık ve maceramız başladı :)
   
 Sabah 8.30 Kabataş'dan vapura binmek için yola çıkıldı.Daha ilk anda arabaya bindik hareket edildi ama bendeniz benim için çok önemlli aletlerden birini fotoğraf makinemi evde unutmuşum hoooop geri dönüldü ve tabii ki alındı ilk dakikadan fiyasko neyse bir hayır vardır dedik bu arada ben hayır olsun lafını çok kullanırım,çok kaderciyimdir.Arabamızı set üstüne park ettik doğru vapur iskelesine yürüyüşe geçtik .Yolun karşısına geçmek için alt geçitten geçmemiz gerekiyordu,ilk defa kabataş'taki alt geçidi kullanacaktım biraz tırstım açıkçası ama yanımızda eşim vardı,kızım vardı neyse .Ama arkadaşlar Kabataş'taki alt geçidi gönül rahatlığı ile kullanabiliriz tek bayan olarak bile geçebiliriz.Çünkü burası İstanbul ve ben İstanbul'da alt geçitlere mesafeliyim.Gayet güvenli buldum hatta asansörü bile çalışıyordu :)

 Vapurumuza bindik bizce güzel bir yere konuçlandık ama vapura binen insan sayısına i-na-na-maz-sı-nız . Yani insanlar bir türlü bitmedi habire geliyor habire geliyorlar,ayakta bile insanlar vardı ve biz birde Kadiköy'e de uğrayacaktık.Sonunda bir şekilde insanlar bitti ve hareket ettik :)Kadiköy'de de aynı kalabalık inşaalllah gemi batmaz deyip  püfür püfür esen deniz havası eşliğinde  keyif yaparak yolculuğumuz başladı.


Sabah evden çıkmadan sandviç hazırlamıştım .Vapurda kahvaltı olarak onları yedik ama eşim kıvranıyordu bu sandviç bana yetmedi ,vapurda beni tuttu,galiba midem bulanıyor  gibi mızmızlanmalar sonunda Büyükada'ya vardık.


Ailemizin beyni ''kızım'' hemen iner inmez  burada meşhur dondurmacı varmış alalım buyurdu :) Zaten sıcak bizde onayladık.Ama adanın kalabalıklığına görseniz şaşırırsınız , bütün kalabalıklığı arap turistler yapıyor.Her yer arap,kara çarşaflısı,sadece gözleri görüneni ,bembeyaz çiçekli şapkalar takanlar  her çeşit var.Dondurmacıyı bulduk kallavi bir külah alıp mideye indirdik.
Gideceğimiz plaj için hemen iskelenin sağından  ücretsiz motorlar kalkıyor.Zaten görmemek imkansız her plaj masa kondurmuş ve bir kişi var .Sağdan soldanda o plaj var bu plaj var diyen  genç çocuklar ellerinde broşürler gözünüze sokuyorlar.Motorumuzuda bulduktan sonra bu sıcakta bir an önce varış noktamıza ulaşmak kalıyordu.Tekrar püfür püfür bir motor yolcuğu yaparak Yörükali Tesislerine vardık.Vardık  vardık ama  fazla bir beklentiniz olmasın burası için.
Giriş için internet kodlarımızı aldılar hamburger ve içecek artı çayımız bedavaydı bunlar için jetonlarımızı aldık, şezlonglara doğru ilerledik. Çeşme ve Bodrum ''Beach''lerine alışıksanız asla asla tavsiye etmem.Burası aslında tamda ''halk plajı'' evet evet tam isim bu.Halk plajında yüzerim,otururum derseniz  burası tam size göre.Deniz derseniz iğne atsan yere düşmez tıklım tıklım tabiki bu doluluktan dolayıda bulanık,suyun üstünde samanlar yüzüyor,suda şakalaşanlar ,oyuncaklar var suda onlara binenler atlayanlar ,bağıranlar .Dubalarla biraz derin olan yer ayrılmış bi-raz su orada  iyi; bir kere orada yüzdüm,su zaten şerbet gibi sıcak.Biz Gruopon'dan kişi başı 29,90 TL aldık asla bu parayı haketmiyor.Zaten oradaki gişelerdede giriş ücreti 30 TL yazıyordu.Bir tek yemek parası vermemiş olduk.Gerçi o Hamburgerden de zehirlenmemiş olmamız mucize.Biz de 1 kere denize girdik ,hamburgerimizi yedik 14.30 da motor geri adaya ücretsiz olarak götürüyor bindik ve bay bay yaptık :)
Eşim yemek yemeyi sever hamburger onu doyurmamıştı doğru dedi güzel bir yemek yememiz gerek .Sıcak ve kalabalık eşliğinde  serin bir yer bulduk ve yemeklerimizi sipariş ettik.
Etraf kalabalık arap turist dolu garsonlar falan  bile arapça konuşuyor.Dönüş için vapur saatine baktık 16.25  yakındı beklemeye başladık bu arada serin bir yer olarak Mado'yu uygun bulduk  menüyü incelerken  soğuk bir şeyler içeyim derken sabahta kahvemi içmemiştim  soğuk kahve olan ''Frappe'' deneyeyim dedim.Aslında içilebilir bir kahveymiş,klasik kahveleri içmekten böyle bir içeceği denememişim.Bundan sonra sıcakta içebilirim.Yalnız ben kremasız tercih ettim gerçi bunun kremalısı var mı onuda bilmem dondurma ve kahve karışımı bir içecek ,serinletti onu biliyorum.

Vapur saati yaklaşınca kalkalım ve iskeleye gidelim dedik.Aman tanrım bir kalabalık bir kalabalık  zaten sıcak sağımız arap, solumuz arap  bekledik eşim ve kızım sen kenarda dur biz gidelim yer kapalım ayrıcada gölge taraftan yer ayarlayalım diye ön taraflara ilerlediler.Gemi geldi kapılar açıldı  allah sizi inandırsın insanlar zincirden boşalmış gibi bir koşu tutturdular ite kaka yer kapmak için şaşar kalırsınız .
Bu yer kapma sanki bir tek bizim milletde var,benim yurtdışı seyahatlerimde gördüğüm kadar,kızımda Viyana'da yaşıyor oda benimle aynı fikirde bu yabancılar o kadarda yer kapma telaşı içinde değiller,kızımda diyor çoğunlukla metroda yerler boş insanlar ayakta gidiyor diyor.Yurtdışında yaşayan Türk'lerde de aynı telaş yer kapma var diyor.Neyse eşim ve kızım gidip oturmuşlar.Ben onların yanına gittiğimde eşim yanındakiyle tartışıyordu,yer tutma meselesinden bir müddet tartıştılar neyseki tatlıya bağlandı.
Vapurdan bir de aklımda kalanlar martılar tabii ki.Gemi ile beraber uçan, gemiden atılan simitlere dalışlar yapan martılar, onlarıda unutmamak gerek.
Resmen her geminin tepesinde gemiyle beraber uçan martı sürüsü var.Güzel bir görüntü oluşturuyor ama!
Heybeli,Burgaz,Kınalı adalara uğrayarak 1 saatlik yolculuktan sonra güzel İstanbul'umun vazgeçilmez trafiğine dalarak evimize vardık.


Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

YAHYA EFENDİ TÜRBESİ'NİN GİZEMİ!

KRAKOW

SERGİ MEKANI- MEŞHER