BOLU-GÖLCÜK MİLLİ PARKI-MUDURNU
İnstagram sayesinde Türkiye ve dünya üzerinde bilmediğim ama fotoğrafları paylaşılınca gördüğüm,böylece öğrendiğim yeni yerler oluyor.Fotoğraf çekmek benim çok keyif aldığım bir hobim.Yeni yerler keşfetmekten ve gidip oraları fotoğraflamaktan zevk alıyorum.Bunun sonucunda bazen kısa,bazen de uzun geziler yapıyorum.
Bu sefer size anlatacağım yer hep gitmek istediğim bir yerdi ama tam yerini bilmediğim için burayı hep Abant ile karıştırıyordum.Sonra öğrendim ki Abant Bolu'nun dışında kalıyor; bu Park Bolu'nun içinden geçilerek gidiliyor.
Ön araştırmayı,yol tariflerini eşim yaptı.Zaten kendi arabamızla gitmeyi planlamıştık.Arabayı da o kullanacağı için yolu bilmesi önemliydi..Planlamaları beraber yaptık ve yılın son günü yani 31.12.2017 pazar günü sabah 07.30 da yola çıktık.
Yollarda kar olma ihtimaline karşı otobandan gitmeyi planlamıştık,Kahvaltıyı.09.00
gibi yol kenarındaki herhangi bir dinlenme tesisinde yapacaktık.Buraya kadar planladığımız gibi gitti ve kahvaltımızı sorunsuz bir şekilde yaptık.
Rahat bir yolculuk sonucunda ,üç saate yakın bir zamanda Bolu'ya vardık.Bu sene kış ılıman geçtiği için yollarda kar yoktu,pazar günü olması sebebiyle de trafik boştu.Gölcük Milli Park'ına ulaşmak için Bolu'nun içinde bolca tabela var.Tabelaları takip ederek göle zorlanmadan varılıyor,hiç sıkıntı olmuyor.
Yolda zaman zaman sis vardı,hatta bir ara önümüzü bile göremedik ama sorunsuz bir şekilde Gölcük Milli Park'ına vardık.
Milli Park olduğu için içeri giriş ücretli,hatta kapıda yeni alınan bir karar gibi belirtmişler; artık yaya olarak da girişlerden ücret alınıyormuş.Biz otomobil ücreti olarak 12 TL ödedik.
Gölün yakınında bir adet restaurant var hemen yanında da otopark var ,otoparktan ücret alınmıyor, oraya arabamızı park ettik.
Göle doğru ilerleyince yoğun bir sisin etrafı kapladığını gördük,sisten göl bile görünmüyordu.Eyvah! dedik; İstanbul'dan gelip gölü bile göremeden dönmek bizi üzecekti,yine de acele etmeyelim,bekleyelim diye karar verdik.
Biraz oturmak ve bir şeyler içmek üzere göl kenarındaki restauranta girdik,garsonlara
sis dağılır mı diye, sorduğumuzda biraz önce havanın açık olduğunu,her an sisin dağılabileceğini öğrendik.
Kahvemizi içip yarım saat kadar oturduktan sonra,yürüyüş yapmaya karar verdik.
Bu arada restaurant fiyatlarının biraz pahalı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim .Burada bu tesisten başka yeyip içilecek bir yer yok.Biz kahve içtiğimiz için bir adet Türk kahvesi fiyatı 10 TL idi.Kahvaltı,her türlü ızgara ve yemek mevcut.
Göl kenarı çeşitli yerlerden gelmiş turlar ile kalabalıktı. Gölün çevresi rahat bir şekilde yürüyerek dolaşılabiliyor.
Gölün kıyısında karşıdan bakıldığında çok güzel bir yapı vardı. Fakat ev mi, otel mi anlayamadık.Binaya yaklaştıkça devlete ait bir dinlenme tesisisi olduğu anlaşılıyordu.Kapıdaki asılı bayraklarda Tarım Bakanlığı'na ait olduğu yazıyordu.
Tam bir tur attıktan sonra gölün üstündeki sis tamamen ortadan kalktı .Tüm güzelliğiyle birde güneş açtı.Gerçekten saklı bir güzellik olduğunu o zaman gördük.
Göle vuran etraftaki ağaçların yansıması muazzamdı.Hatta bir ara gökyüzündeki bulutların görüntüsü gölün içindeydi.Suyun bir kısmı da fazla soğuk olmamasına rağmen donmuştu.İki ya da üç adet iskele üzerinden de insanlar fotoğraf çekiyorlardı.Ayrıca ufak arabalar kiralayarak gölün etrafında belli bir ücret karşılığı tur düzenleniyor.Yürümek istemeyen bu araçlarla göl kenarında tur atabilir.
Dönüşe geçtiğimizde karnımız acıkmıştı. Bolu'nun içinde yemek yemeye karar verdik.Arabamızla şehir merkezinde bir kaç tur attık ama nafile, bir yer bulamadık.İnanılır gibi değil ama gerçek bu'' lokanta yoktu''.
Ahçılarıyla ünlü Bolu'da, tekrar tekrar yazıyorum oturabileceğimiz bir lokanta yoktu.!!Börekçi vardı,fırın vardı ama ''LOKANTA YOKTU'' !!Büyük bir şehir olarak bildiğim Bolu için bir lokanta bulamamak bende hayal kırıklığı yarattı.
Biz de, belki ufak da olsa bir esnaf lokantası buluruz diye yolumuzu Mudurnu'ya doğru çevirdik.
Bolu Mudurnu arası kırkbeş dakika,ayrıca da yol tek yön ve köylerin içinden geçerek gidiliyor.
Mudurnu'ya vardığımızda merkezde aracımızı park ettik.İlk bulduğumuz lokantaya girdik.
Yöresel bir şeyler yiyelim istedik.İri kuru fasulye yemeği ve makarna gibi ama daha iri, cevizli,bol tereyağlı erişte yedik.Buralarda yapılan özel yemeklermiş.
Günümüzde bazılarına artık rastlanmayan meslekler için ayrı bir çarşı düzenlenmiş.Sıra sıra dükkanlarda bu meslekler yaşatılıyor.
Semerci,marangoz,nalbant,saraç,ayakkabı tamircisi,bakırcı gibi meslekler için dükkanlar açılmış ,gelen turistlere tanıtıyorlar. Pazar olduğu için dükkanlar kapalıydı ama geçmiş zamanlarda yapılan meslekleri tekrar görmek beni heyecanlandırdı.
Her zaman ki gibi ülkemizin sorunlarından biri ; tanıtım yapılmadığı için ,tesadüfen gittiğimiz bir ilçemizde ,gezilip görülecek bir yeri keşfetmiştik.Mudurnu'ya uğramakla gezimize nostaljik bir son yapmış olduk.
Senenin son günü gerçekleştirdiğimiz bu kısa seyahat ile 2017 yılını yolculadık..
2018 yılında da bolca seyahat edebilmeyi Allah nasip etsin inşaallah.
Yorumlar
Yorum Gönder