KINA GECESİ NASIL YAPILIR?
Memleketimize çeşitli ülkelerden göç eden Türk kökenli insanların bazılarıyla dost ve bazılarıyla komşu olarak bir arada, barış içinde yaşıyoruz. Boşnak, Arnavut, Kürt, Çerkez, Bulgar, Rum, Ermeni, Süryani vs. bir çok ülkeden çeşitli dinlere inanan insanlar, eskiden yaşadıkları yerlerde bir çok eziyetle karşılaşınca, zaman içinde bizim topraklarımıza yerleşmişler. Bu insanlar, kendi geleneklerini de gelirken yanlarında getirmişler. Bizim ananelerimizle* onların gelenekleri birleşmiş ve bir harmoni, hoş bir uyum oluşturmuş.
Geçen akşam bir yakınımızın düzenlediği kına gecesine gittim. Bu kına gecesi Arnavut geleneklerinin ağır bastığı ama bizim geleneklerimizle de bezenmişti. Kına gecesi bir çok ülkede değişik isimlerle, ama genelde düğünden önce yapılan küçük bir eğlence olarak da bilinir ve o şekilde düzenlenir.
Detaylı olarak anlatmak gerekirse; kına gecesi, evlenmeden bir kaç gün önce, gelini nazardan, kötü gözlerden koruyacağına inanılan ve geline kına yakılarak, onu kutsamak için yapılan bir tören olarak bilinir. Kına gecesi hem gelini ağlatmak için hem de gülerek dans ettirmek için daha çok kadınlar arasında yapılması tercih edilen, kız tarafının düzenlediği bir gecedir. Kısaca bu gecede hüzün ve mutluluk bir arada yaşanır. Geline kına yakılır, hüzünlü şarkılarla gelini ağlatmak için uğraş verilir ''hem ağlarım hem giderim'' sözü yaşatılmak istenir.
Ağlayarak baba evini terk etmek, özellikle büyük şehirlerde artık çok nadir görülen bir durum. Çok eski zamanlarda (belki hala Anadolu'da devam ediyor olabilir) baba evi ile gelin gidilen ev arasında, uzun yol mesafesi olduğu için, gelinin baba evindekilerle görüşmesi zor oluyordu. Bu yüzden de gelin kına gecesinde veya evlenirken düğünde, iki gözü iki çeşme ağlardı. Şimdi modern dünyada mesafeler kısaldığı için gelin, evlendiğinde baba evindekilerle rahat rahat görüşebiliyor. Bu yüzden de kına gecesinde gelin, her zaman ağlamıyor. Bir de üstüne gençler sevdiğiyle evleniyorsa düğünde ve kına gecesinde daha mutlu olan gelin ve damat, eğlenenlerin başında yer alıyor. :)))
Benim gittiğim kına gecesi Arnavut gelenekleri ile bezenmiş bir kına gecesiydi demiştim yukarıda. ;)) O yüzden biraz bu geceden bahsedeceğim. ;))
Öncelikle gelinin bu gecede giyeceği kıyafetler, Arnavutlar için çok önemlidir. Bu çevrenin insanları düğün ve kına gecesinde yapacakları masraftan katiyen kaçmazlar, hatta fazla fazla yaparlar, biraz gösterişi severler. ;))
Bizim gittiğimiz kına gecesinde de gelin için hiç bir masraftan kaçınılmamıştı. Arnavut kına gecesinde gelin beş (5) tane giysi giyer. Gittiğim kına gecesinde de aynısı oldu. Gelin beş tane giysi giydi ve her kıyafet değiştirdiğinde, gösterişli bir törenle salona girdi. Tüm salonu oynayarak dolaştı ve daha sonra davetliler ile piste çıkarak müzikle coştular. Arada değişik bir seremoni yapıldı. Gelin bir kıyafeti ile temenna selamı gerçekleştirdi. Ben bu töreni ilk defa yakından izledim.
Tören şöyle oluyormuş; salonun ortasına gelinin kaynanası ve kendi annesi birer iskemleyle oturuyorlar ve bekliyorlar.. Gelin müzik eşliğinde, törenle salona giriş yapıyor, doğruca annelerin önüne gelerek onların önünde eğiliyor. Elleriyle sırasıyla, önce ayaklarına, sonra dizlerine, karnına, göğsüne dokunuyor en son da kendi ellerini öperek alnına üç kere koyuyor. Daha sonra da kaynanasının elini üç kere öpüyor. Aynı seremoniyi kendi annesine de yapıyor . ;)))) Bu arada gelinin giydiği kıyafetlerden bir tanesi yöresel bir kıyafetti. 3 tanesi normal ışıltılı uzun bir elbiseydi. En son ise kırmızı bir tül ile başı örtülmüş, yine rengi kırmızı olan bir kaftan giydi. En son giydiği kaftan ile salonun ortasına gelin oturtuldu ve hüzünlü şarkılar eşliğinde kına yakıldı. Çalınan müzikler ile gelini ağlatmaya uğraşıldı.
Her zamanki gelenek olan; gelinin kına yakılırken, elini açmama ritüeli de bu kına gecesinde uygulandı. Onu da kısaca anlatayım. ;))
Kına yakılırken gelin elini açmaz, gelin elini açmıyor diye kına yakan kişi kaynanaya bakar, ( daha önceden kayınvalide takıyı hazır etmiştir) damadın annesi, gönlünden ne koparsa; bilezik, cumhuriyet altını ne isterse o takıyı geline takar veya avucuna koyar. Ardından da gelin elini kına yakmak için açar ve kına yakılır. Hazırlanan kınalar misafirlere kuruyemişlerle beraber daha sonra yada hemen orada ele yakılmak üzere dağıtılır. Böylece kına gecesi ritüelleri tamamlanır. ;))
Kına gecesi ve orada yapılanlar, atalarımızdan beri devam eden geleneklerimizdir. Bu ananeler sayesinde kültürümüzde unutulmaya yüz tutmuş adetlerimiz bizden sonraki nesillere de taşınmış ve tanıtılmış oluyor. Belli bir amaç için uygulanan eğlenceler; mutlu ve sevinçli günlerimiz, unutulmaz birer anı olarak hafızalarımızda yerini alıyor.
Sadece bu tür organizasyonları yaparken, harcamalar açısından aşırıya kaçmamak gerekli diye düşünüyorum. Çünkü böyle geceleri düzenleyecek olanlar varsa yapılacak masraflardan korkabilir ve gelenekleri yapmaktan vazgeçebilirler. Sonunda da yapılmaya yapılmaya bunlar unutulup gidebilir. O yüzden gelenek dahi olsa aşırıya kaçılmadan harcamaları en makul seviye de tutmalı ve herkesin mutlu olması sağlanmalıdır.
Nihayetinde; bu tür geceler den sonra biz de evlenen gençlerin coşkusundan kendimize pay çıkartmalı ve bir masaldaki kahramanlar gibi mutlu olmalarını dileyebiliriz. Masalların sonunda söylendiği gibi;
Onlar ermiş muradına , biz çıkalım kerevetine...
*anane: gelenek
Yorumlar
Yorum Gönder