COVİD19 - BENİ DE YAKALADI
Ülkede Covid19 salgını bitti, bitiyor deniyordu. Dünyada bazı ülkeler tedbirleri kaldırmış, normale dönmüştü. Bizim ülkemizde de sokaklarda insanlar maskesiz dolaşmaya başlamıştı. Mart ayının başında Bilim kurulu toplanmış, önemli açıklamalar yapılacaktı. Açıklamada Sağlık bakanı, nihayet "salgın etkisini yitirdi, gözle görünür gerçek budur, salgın kelimesine eskisi kadar vurgu yapmaya gerek yoktur" demişti. İlaveten "Normale dönüşün son aşamasına gelmiş bulunuyoruz" diye de eklemişti. Üstüne maske yasağı kalktı artık açık alanda maske takılmasına gerek yok demişti.
Sevinmiştik. Demek sonunda salgın bitmişti. Devletin en yetkilileri bunu söylüyordu. Onlar da yalan söyleyecek değildi ya! O halde iki sene geçmiş, bu illetten korunmuş, bundan sonra da kolay kolay bize bulaşamazdı!
Ancak; yanılmıştık.
Hiç bir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oluyordu!
Bu kadar zaman korunmamıza, kaçınmamıza rağmen maalesef coronadan yakamızı kurtaramamıştık. Sonunda Covid19 denen virüs, bizim eve de girmişti.
Mart ayının ilk haftası, testlerimiz pozitif çıkmıştı..
Oysa, iki yıldır, sıkı sıkıya tedbirlere uymuştuk. Aşılarımızı ihmal etmeyip olmuş, maskemizi takmış, mesafemize dikkat etmiştik. İlk zamanlar, riskli gruptalar diye, annem babamla dahi uzun zaman yüz yüze görüşmemiştik. Kimseyle sosyalleşmemiş, kapalı alanlarda kalabalıklara karışmamıştık. Hijyene dikkat ederek, ellerimizi yirmi saniye ovalaya ovalaya yıkamaktan bir hal olmuştuk. O kadar ki ellerimizde egzamalar hortlamıştı.
Ancak ne yazık ki Covid19'a yakalanmıştık.
Bilinen gerçek, iki senedir çok insanın Covid geçirdiğiydi. Ama herkesin covidi de kendine özel geçiyormuş. Böyle söyleniyordu, bizzat da yaşadım!
Biz de de Covid, boğaz ağrısı ile başladı. Benim kronik faranjitim olduğu için önce faranjitten şüphelendim. Ancak bu sefer ki her zaman olduğum gibi bir faranjit değildi. Ağzımın içi sanki bir yangın yeriydi. Karşımdakine bir nefes üflesem, ağzımdan alev çıkıyor gibiydi. İlaveten gözlerimden de sanki ateş çıkıyordu. Yatakla hastalık boyunca bütünleşmiştim. Zaten yataktan kalkmak mümkün değildi. Kalksam ayrı bir dert oluyordu. Yarım saat ayakta ancak duruyordum. Yarım saat sonunda aynı bir pilin bitmesi gibi enerjim, birden bire tamamen bitiyordu. Sürünerek, doğruca yatağa varıp, hemen yatmak istiyordum. Fazla hareket etmeden en az yarım saat yatıp tekrar şarj oluyordum. Yani enerjim aniden bitip, aniden geri geliyordu.
Bu arada sürekli bitki çayları, C, D, Çinko gibi vitaminleri içerek, portakal, kiwi gibi meyveleri yiyerek geçti. Bol bol sağlıklı çorbalar, proteinli yemekler yiyerek içten de takviye ederek güçlenmeye çalıştık. İştah ilk iki gün azdı ama sonra ki günler yerindeydi şükürler olsun. Tat ve koku da çok şükür gitmedi.
Ancak ve ancak yedinci günden sonra iyileşme emareleri görülmeye başladı. Zaten son olarak, devlet de karantina süresini yedi gün olarak belirlemişti. Demek doğru yapılıyormuş.
Şimdiden sonra bu virüse karşı bağışıklık kazanmış olsam da tedbiri elden bırakmayı düşünmüyorum. Maskemi takmaya ve hijyene dikkat etmeye, devam edeceğim.
Herkesin de böyle yapmasını umuyorum. Çünkü dünyadan tamamen bu virüs yok olmadan maalesef kimseye rahat yok!
Hele de aynı evde iki kişi aynı anda bu virüse yakalanınca daha da zor oluyormuş her şey onu da gördük…
YanıtlaSil