SONUCA BAKANLAR

Bazen her şey üst üste gelir. Olmasını istediklerimiz yolunda gitmez, olumsuz olaylarla karşılarız, Onları düzeltmek için, uğraşırız, didiniriz işleri doğru yapmak  için savaşırız. Ne yapmalıyız da pürüzleri yok ederiz diye düşünür kafaya takarız. Eşimizi  çocuğumuzu boşlar kendi işlerimizi erteleriz. Sırf karşımızdaki  iyileşsin diye koştururuz. Bu arada çabalarken kendimizi ihmal ederiz. Sonra da ruhumuz daralır, sıkışır sanki nefes alamayız. 

Bunları yaşarken, kimileri de ortaya çıkar, sizi küçümser. Gayretinizi beğenmez. Neler yaptığınız görünmez. Ya da o yolda karşımıza ne çıkmış sormaz. Neyle mücadele etmişiz bilmez. Nelerden mahrum kalmışız fark etmez.  

İç dünyanda ne yaşadığın önemsenmez  Olumsuzluklarla dolu yolda ne tür bir mücadele vermişsin, bunlar umursanmaz. 

Sonuca bakarlar..

Sonuçta olan şeyden dolayı, yargılanırsın. Pek tabi ki herkesin bir fikri vardır. O zamandan sonra zaten ne yapsan fayda etmez. Onlar için neticedir, önemli olan! 

Peki sorarım size; sonuçta en çok ortada koşturan ve görünen mi en çok şeyi yapandır? Veya sonuçta en  çok duygularını gösteren mi en fazla üzülendir? Ya da o güne kadar arayıp sormayıp, sonuçta cömert, davranan mıdır en düşkün olan?

Daha çok sorulacak soru var ama savunma yapmak gereksizdir. Haklı olmak, bir şeylerin doğruluğunu göstermez, nafiledir! 

O zaman da iç sesinle başbaşa kalırsın. İşte tam o an da kendin kendine yetebilmelisin. Bir şeyleri tecrübe ederek, yaralarını iyileştirmeye bakıp, kenara çekilirsin.  

Kenardan izler ve isyan edesin gelir.  Boşuna ve gereksizdir ama yine de görülmeyen o yaptıkların için takdir edilmeyi beklersin. 


Ne yazık ki hep bir dış onay isteriz. Gerçekte, dışardan birinin onayını almak aslında çok anlamsızdır! Ancak insan doğası gereği midir nedir bilinmez, yine de bir değer bekleriz. Yaptıkların için, verdiğin mücadele için değildir bu takdir bekleyişi.  Çevreden gelen olumsuz geri dönüşler karşısında özgüvenimiz yerle bir olmuştur. Bu sefer de sıkılır ve üzülürüz. Üstüne üstlük, kendi iç sesimiz tarafından da sabote ediliriz. Kaygılı bir insan haline dönüşebiliriz. Bu da ayrı bir konudur!

Başta da dediğim gibi; etrafımızdakiler ne yazık ki bir olumsuzluklar silsilesi karşısında zorlu yolda ki emeğe değil de sonuca bakarlar. Gidilen yolda başımıza nelerin geldiğini, neyle uğraştığımız ile kimse ilgilenmez. 

Sonuç olarak; olumsuzluklar karşısında bunu bilerek koşturun. Ona göre efor sarf edin. Birileri sizi anlayacak sanmayın. Eleştiren, küçümseyen olacaktır. Kulaklarınızı tıkayın!

Diyeceğim; boşverin o birilerini kendinizi, kendiniz takdir edin. Ne yaptığınızı nelere göğüs gerdiğiniz en iyi siz bilirsiniz. Kimseye bir şey anlatmaya, bir şey ispatlamaya ihtiyacınız yoktur. 

En önemlisi; iç sesiniz size arıza çıkarmıyorsa,  yaptıklarınızdan dolayı yüreğiniz ferahsa ve kafa rahatlığı ile hayatınıza devam edebiliyorsanız,  bu değerlidir. :))




 










Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YAHYA EFENDİ TÜRBESİ'NİN GİZEMİ!

KRAKOW

SOSYAL KELEBEK KİMDİR?