İNSANLAR

İnsanlar,  insanlar!  


İki yüzlü olanlar, ya da bir çok yüzü olan, gerçek olmayan insanlar.
Dost görünen ama düşman olanlar, yüzüne gülen,arkadan konuşanlar,
Fazla değiller ama  bir de şöyle insanlar var.!  İyi gününde yanında olan ama 
kötü gün olduğunda ''kendileri'' ilgi bekleyen insanlar.

Yukarıda ki paragrafta insanlardan yola çıktım ama aslında bahsetmek istediğim konu insan ilişkileri.


İnsan ilişkileri ve sosyalleşmek nedir?
Burada konunun bilimsel tanımlarından bahsetmeyeceğim. Tamamen kişisel yorumlarımdan bahsedeceğim. :)))
İnsanlarla ilişki kurmak ya da sosyalleşmek belli bir yaşa kadar gerekli olabilir. Bence belli bir yaştan sonra çokta önemli değil. Çünkü her yer yalan dolan ve sahte insanlarla dolu. Bu sahteliği, yalanı dolanı  fark edenler, etrafındaki insanları azaltıyor. Bazıları diyorum, herkes böyle davranmıyor.  Bir çoğu da  bu yalan dolanla yaşamaya devam ediyor. Yaş falan pek fark etmiyor. Buna da politik olmak diyerek  bir kılıf buluyorlar.



Peki ikili ilişkilerde yalanları, sahte davranışları, arkadan konuşmaları fark edince bu arkadaşlığı sürdüremeyenler ne yapacaklar? 

Psikologlar bu tür durumların hoşgörüyle halledilebileceğini söyleyebilir. Sosyalleşmenin ise gerekli olduğunu her yerde duyuyoruz. Çeşitli yayın organları da bir insan için  arkadaş edinmenin faydalı olduğunu sürekli belirtiyor ve  arkadaş olmanın zorluğundan da bahsediyorl. 


Arkadaşlık emek isteyen bir şey. Bir başka insanla anlaşmak , onun huylarını anlayabilmek zor şeyler.  Kişinin anlaşabileceği birisini bulmak ve arkadaş olmak ise daha da güç.  Herkes aynı şeylerden hoşlandığı insanlarla arkadaşlık kurmak istiyor. Kafa dengi insanı buldun diyelim, bu seferde kafa dengi insanla o arkadaşlığı devam ettirmek de ayrı bir çaba gerektiriyor.  
Bu çabayı da insanlar karşıdakine belli bir yaşa kadar gösterilebiliyor. Sonra kimse kimseyi idare etmiyor ve  herkes herkesten bıkıyor . 
Bunun sonunda da'' az insan, çok mutluluk'' ya da '' huzur istiyorsan az insan'' falan diyerek bu durumdan sıyrılmaya çalışıyorlar. :))

Bu bıkkınlığı yaşayan ama etrafa çaktırmayan iyi niyetli (!) veye günümüz terimi hoşgörülü olan  bazıları da , ''insan biriktirmişim'' falan diyerek böbürleniyorlar.
Gerçeği söylemek gerekirse ; kimse kimseyi  biriktirmiyor.!
Bunu yazanlar sadece hala insanların onlara yaptıkları yanlışları görmezden geliyorlar yani karşısındakini idare ediyorlar. Sadece ortamlarda çok arkadaşım var demek için, herkes beni seviyor yalanına inandıkları için, aranılan bir insanım hayalini sürdürmek için kendisine yapılan yanlışları görmezden geliyorlar. Şöyle belirtmeden geçemeyeceğim; kişiler kendilerine yapılan o yanlışları görmeye başlasın bakalım, o böbürlenerek söyledikleri yani  biriktirdikleri insanlar yanlarında olur mu acaba? 
Bence bu soruyu çok arkadaşı olanlar kendilerine sormaya başlamalılar.!!

Belki de benim  yaşadıklarımın sonucunda,  bakış açım çok sert, çok keskin olmuştur. Belki de insanlara karşı çok duygusuz olmuşumdur.!!. 

Sigmund Freud bir yazısında şöyle demiş; 


''İnsanlar inanmamayı, güvenmemeyi, sevmemeyi ve kronik şüpheci olmayı öğrenir. İnsanların
''tecrübe'' dediği şey budur.  Kalbiyle bağlantıyı kesmiş birine ise ''tecrübeli'' denir.''

Sanırım ben de çok tecrübeli oldum. :))





Not :Fotoğraflar Contemporary İstanbul 2018 den alınmıştır.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YAHYA EFENDİ TÜRBESİ'NİN GİZEMİ!

KRAKOW

SERGİ MEKANI- MEŞHER