ÇILDIRMAYA BEŞ VAR!
Pandemi; sayesinde tüm dünya kafayı sıyırmak üzereyken, ülkede olanlar, çığırından çıkmaya devam ediyor. Her gün bir kötü haber gündem oluyor.
Mesela; evlere gelen faturaların, tutarlarının çokluğundan konuşuluyor. Sosyal medyada herkes evlerine gelen elektrik ve doğalgaz faturasını paylaşıyor. Birisi, neredeyse bir ev kirası kadar gelen bir faturasını yayınlıyor. Nasıl ödenecek bir fikrim yok diyor. Bu arada millet ucuz sebze meyve satan marketleri dolaşıyor. Elmayı bir marketten, soğanı diğer marketten, portakalı bir başka marketten, nerde ucuzsa oradan alıyor. Ete fahiş bir zam daha geldiği duyuruluyor. Belli ki artık, kasaptan herkes et alamayacak, deniyor. Benzin desen uçuyor. Her gece benzine, motorine elli kuruş, yetmiş beş kuruş zam geliyor. İstanbul'un trafiğinin son zamlardan sonra azaldığı herkes tarafından dillendiriliyor. İnsanlar arabalarını park ettikleri yerden kolay kolay çıkarmıyor.
Bu arada siyasette olanları, herkes ağzı açık izliyor. Ülke ülke olalı, politikacılarda böyle üslup görülmediği ileri sürülüyor. Biri birine bağırıp duruyor. Diğeri ona cevap veriyor. Birileri toplanıp bir yerleri basıyor. Televizyonlarda haberleri izleyince, depresyona girileceği iddia ediliyor. Haberlerde sürekli, dolandırıcılık, hırsızlık, kavga, dövüş, bıçaklama, adam öldürme, silahlı çatışma, kaza haberleri yayınlanıyor. Bunları izleyince, moral falan kalmıyor. Aileler para meselelerinden birbirine giriyor! Bir başka kanalda ekonomi haberlerinin hiç iç açıcı olmadığı anlatılıyor. Faiz, enflasyon haberlerini takip edince "ne olacak halimiz" edebiyatı her yerde yapılıyor...
Bir sanatçının beş yıl önce yazdığı şarkı sözleri için kadın sanatçı linç ediliyor. Cemaat yurdunda kalan bir genç hayattan umudunu kestiği için canına kıyıyor. Bir kısım genç suçlu diyor! Bir kadın daha bir erkek tarafından öldürülüyor. Ah vah edip ertesi gün unutuluyor. Bir köpeği, arabasıyla bilerek isteyerek arabasıyla ezen bir canavarın görüntüleri kameralar tarafından görüntüleniyor. Şoför yakalandı deniyor. Biri kendi bebeğini çöp tenekesine atarken yakalanıyor. Bir genç kız kendisini istismar eden bir adamı şikayet etmesine rağmen, adam serbest bırakılıyor. Haksızlık kol geziyor!
Bazıları da, yıllar yıllar önce de bu kadar kötü olayın olduğu ama o zamanlar teknolojinin bu kadar ileri olmadığını söyleyip, o zamanlar da bu yüzden kötülüklerin çok duyulmadığını öne sürüyor. Kim bilir?
Şunu biliyorum, böyle kötü olaylar içinde, sağlıklı kalmaya çalışırken ruh sağlığımızı da unutmamak gerekiyor. "yaşamak bir gün o da bugün" diyenler mutluluğu yakalayanlar olabilir. Belki bazen de boş vermek iyi olabilir. Kendi sağlığımız için, gündem olan olaylara ara verip, kendimizle baş başa kalmak ve inadına hayatı kaçırmadan yaşamaya devam etmek gerek.
Belki bunu yapmak bu coğrafya da zor olabilir. Ancak çıldırmamak için de bazen gündemden uzak olmak iyi gelebilir...
Yorumlar
Yorum Gönder