Kayıtlar

Eylül, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BÜYÜKADA BİENAL 2019

Resim
Eylül ayı geldiğinde, İstanbul için sanat dolu günler başlar. İlk önce Contemporary,     12-15 Eylül arasında Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde yapılır.  Ne yazık ki; bu sene çağdaş sanatın önemli bir  sergisi olan Contemporary'i gezmek bana kısmet olmadı. Ancak sırada 10 Eylül- 10 Kasım arasında düzenlenen kültürel ve sanatsal faaliyetlerin olduğu bienal var. Vakit buldukça sergilenen  sanat eserlerini  gezmeye çalışacağım. İstanbul'da bulunan sanatseverler de  bienali kaçırmasın. İKSV tarafından Koç Holding sponsorluğunda 16. Bienali 10 kasım'a kadar ücretsiz gezilebilecek.  ''Yedinci Kıta''   başlığını taşıyan bienal, günümüzün en acil konularından ekolojiyi farklı açılardan ele alan eserlere ev sahipliği yapıyor. İnsanlığın sebep olduğu doğal veya kültürel atıklara antropoloji ve arkeolojinin araçlarıyla bakan güncel sanat çalışmalarına yer veren bienal, sanat ve ekoloji arasındaki ilişkiyi de tartışmaya açıyor. [1] Büyük Çağanoz(Yengeç)

AŞURE

Resim
Aşure; içinde bakliyatların ağırlıkta olduğu şeker konmasa tatlı sınıfına zor girecek bir yiyecektir.  ;))  Aşure pişirilmesi vakit alan bir tatlı olduğundan , eskiden zamanında pişirilirdi. Bu yüzden de Muharrem ayı ve aşurenin yapılması; takip ettiğim bir zaman değildi. Küçükken,bu tatlı bizim evimizde piştiğinde, aşure zamanı olduğunu anlardım. Yada komşuların pişirdiği aşureler birer birer evimize geldiğinde aşure zamanı olduğunu fark ederdim. Benim çocuk olduğum zamanlarda, evde pişen aşure tatlısı küçük kaselere doldurulur, kaseler bir  tepsiye konur ve o tatlıları dağıtma görevi yine çocuk olduğum için bana veya kardeşlerime verilirdi. Bu tür görevleri pek sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Genelde böyle görevlerden kaçmak için bahaneler uydururdum. :)) Evlenip kendi evim olduktan sonra da aşureyi zaman zaman pişirip bazen de pişirmediğim olmuştur. Şimdilerde ise vakit bulduğumda yapmaya çalışırım. Aşure bildiğim kadar, Muharrem ayının onuncu gününde ve sonrasında pişirilir. Onuncu

AĞLAYAN BEBEKLER

Resim
Gözlem yapmayı oldum olası sevmişimdir. Bulunduğum tatil yerinde hem yabancıları hem de yurdumun insanını görme imkanım oldu. Çevremde ağlayan çok fazla çocuk olunca, bu ağlayan çocukların hepsinin Türk çocuklar olduğunu fark ettim. Yabancıların çocukları ile bizim ülkemizin çocuklarının benim gördüğüm, duyduğum ağlama hikayeleri biraz ilginçti. Tanık olduğum ve aşağıda sıraladığım tüm olaylar benim etrafımda olmuştur. Yani tüm hikayeler gerçek hayattan alıntıdır. ;)) Contemporary-2018 Türklerin Çocukları: - Deniz kenarı, plajda insanlar denize girerler. O sırada bir çocuk ağlar. Herkes o tarafa bakar. Bir anne baba çocuğunu,denize sokmaya çalışmaktadır.  Çocuk suya girmek istemez, avazı çıktığı kadar bağırır, ağlar, direnir. Aile zorlar, çocuk ağlar. Aile ısrarla çocuğu denize sokmak istemektedir. Çocukta ısrarla denizin içinde ağlar, ağlar, ağlar... -Baba çocuğa denizin içinde yüzme öğretmeye çalışmaktadır. Çocuk babasına mızmızlanır.  Denizin içinde

AĞAÇ YAPRAĞIYLA GÜZELDİR

Resim
Doğanın içinde olmanın, ağaçların arasında yürüyüş yapmanın, insanların ömrünü  uzattığı bir gerçektir.  Günümüzde özellikle büyük şehirlerde yaşayanların, tabiatın içinde olabilmek için evinden çıkıp, arabasıyla en az 30 kilometre yol gitmesi gerekiyor.  Şimdiki gençlerin ve çocukların çoğunluğunun anne ve babası ise çalışıyor.  Böyle uzun bir yolculuğu bu çocuklar tek başlarına gidemeyeceği için zamanının çoğunu apartmanlardaki evlerinde bilgisayar başında geçiriyorlar. Bunun sonucunda da  bitkileri veya ağaçları  çocuklar tanıyamıyorlar. Okullarda da bitkiler, ağaçlar ve çiçekler detaylıca öğretilmeyince de hiç bir ağacın ismini dahi çocuklarımız bilmiyorlar.   Çınar Ağacı 1961- 1981 yılları arasında doğanlar ( x kuşağı) ise sokakta, bahçede oyun oynayarak büyüyen bir nesildir. Ben de bu kuşağa dahil birisiyim. Bizim bir bitkiyle, bir ağaçla tanışmamız şimdiki nesile göre çok daha kolaydı. Vişne Mesela bizim kocaman bir bahçemiz vardı. Bahçede de bir çok ağaç

EYLÜLDE BODRUM

Resim
Her sene iki kere ailece, tatil için Bodrum'a gideriz. İlk olarak haziran ayında on beş gün, daha sonra da eylül ayında on beş gün kalırız.  Haziran ayı; yaz zamanının başladığı ay olduğu için gelecek olan yaz için haziranda heyecan duyarız. Eylül ayı ise yazın bittiği ve sonbahara giriş yaptığımız  artık kış aylarına yaklaştığımız için biraz hüzünlü bir aydır. Tabi kış aylarını sevenler için bu geçerli değildir. Onlar kış yaklaşıyor diye eylülde sevinmeye başlar o da ayrı bir konudur. :))   Bodrum Şimdilik sorumuz; Bodrum eylülde nasıldır? Eylülde Bodrum bazı insanların her yönüyle hoşuna giderken, bazı insanların ise yorumsuz kalmasına sebep olur. Tereddütleri vardır insanların sevmemek için. Benim gözlemlediğim eylül ayında Bodrum ise şöyledir; Begonvil İlk olarak, eylül de Bodrum akşamları serin olur, üstüne ince de olsa bir hırka almak gerekir. Yoksa tatlı bir rüzgar estiğinde üşüyebilirsiniz. O yüzden eylülde Bodrum'da hastalanmamak için özellik