Mavi Boncuk

Güneydoğu Anadolu mutfağının çok güzel ve çeşitli yemekleri olduğunu herkes bilir. B unların içinde  bazı yemekler vardır ki  yapımı çok zahmetlidir. Yapımı çok zor olan bu yemekler bir o kadar da lezzetlidir.    Bence bir yemeğin yapım süresi ne kadar uzun ve yorucu ise zaten tadı da o kadar güzeldir. ;))  Bir de Güneydoğu Anadolu bölgesindeki şehirlerde,  köfte adı altında uğraşarak, el emeğiyle, resmen ter dökerek yapılan bir çok köfte çeşidi vardır. Bunları saymak gerekirse; çiğ köfte, yumurtalı köfte, içli köfte vb. gibi. Güneydoğu yemeklerinin bazılarını  ben de evimde zaman zaman  yaparım. ;)) Uzun süren sokağa çıkma kısıtlamaları olunca, bu zamanları  fırsat bildim ve mutfağımda bu lezzetli yemeklerden içli köfteyi yaptım. Yaptığım içli köfte tarifini de sizlerle paylaşmak istedim. İnternette bir çok içli köfte tarifini bulacağınızı biliyorum ama  benim tarifim de aşağıda, umarım siz de beğenirsiniz. ;)) MALZEMELER: İçli köftenin içi: 350 gr. dana kıyma. 4

18 Mayıs - 24 Mayıs 2020 tarihleri arasındaki Corona Virüs  ile geçirdiğimiz,  dokuzuncu  hafta da dört günlük( 17-18-19-20 M ayıs)  sokağa çıkma kısıtlaması ile başladı.  Bu kısıtlamanın içinde 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı da vardı. Corona Virüsünden dolayı yine bayram kutlamaları iptal edildi. :(( Bu sefer de bayram etkinliği adı altında  balkonlardan, tüm Türkiye İstiklal Marşını okudu. Televizyonlarda insanların coşkuyla İstiklal Marşını okuduğunu izledik. Üzücü olansa b azı televizyon kanalları ve bazı kişiler bu bayramın ismini doğru söyleyemediler. Halbuki Cumhuriyet'in ilk adımlarının atıldığı bir gündü. :(( Tabi ki bu yanlışlıklar için herkesin kendine göre açıklamaları oldu. Hataları yapanlar ise kıyasıya eleştirildi.  Hafta başında Cumhurbaşkanı yine, Corona tedbirlerini açıkladı. Ramazan Bayramı olan 23-24-25-26 Mayıs tarihlerinin, sokağa çıkma kısıtlaması ilan edildiğini söyledi. Ancak bu sefer kısıtlama, tüm Türkiye'de sokağa çıkma y

Bugün bayram... Ramazan Bayramı ya da Şeker Bayramı, hangisini söylemek isterseniz, iki isimle de anılıyor. Bu sene  pandemi ile geçen buruk bir bayram yaşıyoruz. Ayrıca bu sene sokağa çıkma yasağı ile evlerimizde, hiç bir yere gidemeden geçen bir bayram bu bayram!  Bilindiği gibi;  Corona Virüs veya Covid-19 ile dünya mücadele ediyor. Durum vahim çünkü dünyada hasta sayısı 5 milyonu geçti. Belki de biyolojik bir savaş yaşanıyor. Bazıları buna 3. Dünya savaşı diyor. Bence de doğru bir tanım.;)) Böyle bir savaşın içinde yaşarken, bayram olması önemini yitiriyor. Zaten bayram da bayram gibi değil. Sokağa çıkma yasağı uygulandığı için, kimse kimseye gidemeyecek ve kimse misafir kabul edemeyecek. O zaman da bizim örf, adet veya geleneklerimizde olan, misafirlik, büyükleri ziyaret, küçüklere harçlık verme, sarılma gibi şeyler yapılamayacak. Büyüklerin ellerinden ve küçüklerin gözlerinden öpülemeyecek. Dijital ortamlardan birbirimizi aradığımız sıradan bir gün olacak.

Corona! Corona! Corona...  Hayatımız Corona ile yatıp Corona ile kalkarak geçiyor. Herkes gibi bizde bu hastalıktan sıkıldık ama beklemekten başka da yapacak bir şey yok!  11 Mayıs - 17 Mayıs haftasında zorunda olmadıkça evden çıkmayarak, yani kendi ohalimizde 8. haftayı da bitirdik. Bizim gibi evde kalarak pandeminin sona ermesini bekleyenler kadar sokaklarda dolaşarak tedbirsiz olanlar da çok vardı  Hele de  hafta sonu sokağa çıkma kısıtlamasından sonra pazartesi olduğu anda kendilerini sokaklara atanlar ve her bulduğu anda dışarı tedbirsiz çıkanlar olduğu sürece, bu illetten nasıl kurtulacağız hiç kimsenin bildiğini sanmıyorum. :(( Bir de bu illet elle tutulup, gözle görülen bir şey de değil. Twitter de bir amcaya mikrofon uzatmışlar; amca da Corona'dan kurtulma formülünü paylaşmış. Bomba atarım, gaz sıkarım kurtuluruz diyor. Ah keşke öyle olsa! Ah keşke o amcanın kafasında olsak! :))   Bunun üstüne, o elle tutulmayan virüs için  bu hafta Dr. Mehmet Ceyhan'ın dediği

Corona günlerinde, Covid-19 virüsünün bulaşıcılığı nedeniyle zorunlu olmadıkça evden çıkmayarak herkes kendini evinde korumaya aldı. Yetkililer de hastalığın ilerlemesini durdurmak için zaman zaman zorunlu sokağa çıkma yasağı ilan ettiler. Hatta herkesin kendini diğer insanlardan ayrı tutarak izole bir şekilde yaşamasını tavsiye ettiler. Buna da kendi ohaliniz veya karantina dediler.  Böylece de bir kısım insan ,gerekli olmadıkça evden çıkmadı. Allah'tan bunlar çoğunluktaydı. :)) Bir kısım ise daha ilk günden beri evde sıkıldığını söylüyordu. İki gün olan, hafta sonu kısıtlaması biter bitmez, pazartesi olduğunda kendini sokaklara atanlar bunlardı. Hele de en büyük travmayı AVMler açıldığında yaşadık. Yaşadık diyorum, çünkü bir kısım evde oturanlar AVM açılsa da tedbiri elden bırakmayıp hala evde oturmaya devam ettiler. AVMler açıldığında ise evde sıkılanlar, hemen koşup AVMnin kapısında içeri girmek için uzun, çok uzun bir sırada saatlerce beklediler. Yalnız, bizim ülkemizde

04 Mayıs- 11 Mayıs 2020 haftası da ilginç görüntüler ve yeni alınan kararlarla geçti.  Corona Virüs mücadelesinde 7. haftayı de geride bıraktık.  Bu hafta başında da  Cumhurbaşkanı televizyonlardan ulusa seslendi.  Corona Virüsün ülkemizde kontrol altına alındığından bahsetti ve buna uygun alınan yeni tedbirleri açıkladı.   11 Mayıs 2020 tarihi itibariyle üç aşamalı normalleşme sürecinin içine girildiğini söyledi. Corona Virüsten ölenlerin sayısı az, iyileşenlerin sayısının çok  olduğu ve  kontrollü normal hayat sürecinin başladığını açıkladı. Üç aşamalı bu sürecin Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarına yayılacağını, böylece de normal hayata dönebileceğimizi belirtti.  Normalleşme sürecinde alınan kararlara bir göz atarsak; ilk olarak 11 Mayıs 2020 günü, AVM lerin açılacağı söylendi. Aynı gün berber ve kuaförlerde belli tedbirleri alarak açılacağı belirtildi. 12 Haziran 2020 tarihi itibariyle de futbol liglerinin başlayacağı ve liglerin böylece Temmuz ayına kadar bitmesi sağlanacağı

Her yıl Mayıs ayının ikinci haftasında kutladığımız bu özel günün tarihçesi  'Antik Yunan' da tanrıların anası  'Rhea'  onuruna düzenlenen bahar kutlamalarına kadar dayanıyor.  Biraz daha yakın tarihlere baktığımızda ise 1600’lü yıllarda  İngiltere ’de  'Anneler Pazarı'  olarak   olarak kutlandığını görüyoruz.  ABD ’de ise ' Anneler Günü' , ilk defa 1872 yılında  Julia Ward Howe  tarafından, barış için seçilmiş bir gün olarak tavsiye edildi.  Howe , her yıl  Boston ’da ' Anneler Günü'  kutlamaları organize ederek, bugünün güzel bir şekilde kutlanmasını sağladı.  Anneler Günü'  için bir başka kutlama ise 1907 yılında   Philadelphia’da 'Ana Jarvis'  adında genç bir kadının başlattığı kampanya ile ilan edilmiş oldu.  Jarvis , ' West Virginia'  eyaletinde annesinin bağlı bulunduğu kilisede bir konuşma yaparak, annesinin ölüm tarihi olan Mayıs ayının ikinci haftasının pazarında  'Anneler Günü'  kutlaması için kiliseyi ikna

Corona Virüs sebebiyle hayatımda ilk defa gördüğüm, belki de bir daha göremeyeceğim  şeyleri bir ve iki olarak yazmıştım. Ancak bu virüsle mücadele devam ettikçe, hala ilk defa gördüğüm ve yaşadığım şeyler olmaya devam ediyor. Bu ilk defa gördüğüm şeyler aynı zamanda çokta ilginç şeyler olunca unutmamak için yazmaya devam etmeye karar verdim.;))  Aşağıda da bunları toparlamaya çalıştım.;)) - Maske takmak zorunlu hale geldi. Bu maddeyi daha önce yazmıştım. Ancak o zaman hastalığın ilk görülmeye  başlandığı zamanlardı. Ve uzmanlar maske takmanın özellikle ağzımızda daha çok bakteri üremesine yol açacağına karar vermişti. :(( Yani insanlar özgür iradesiyle maske takıyordu. Ancak hastalık ilerleyip, ölenler çoğalınca maske takmadan market ve pazar gibi kalabalık yerlere hatta sokağa çıkmak dahi yasaklandı. Eskiden maske takarak dolaşanlara korkunç biri gibi bakılıyordu. Şimdi ise tam tersi oldu. Maske takmayan insanlardan tedirgin olunuyor. Maske takmayanlara korkarak ve hort